Parkur Sembolleri
Mattheys Gardens Mini Golf Sahasında yer alan Minyatür Bornova Köşkleri için Bornova’da günümüze kadar korunarak gelmiş, dönemin yaşantısından ipuçları veren, her birinin tarihi bir hikâyesi olan dokuz köşk seçildi. Günümüze kadar ulaşmış Mattheys Köşkü, Aliberti Köşkü, Bardisbanian Köşkü, Charlton Whittal Köşkü, Paterson Köşkü, De Andria Köşkü, Edward Whittall Köşkü, Belhomme Köşkü ve Pierre Pagy Köşkü aslına uygun biçimde 1/30 ölçeğinde küçültülerek seramik sanatçısı Verda Sipahi’nin uzun soluklu ve detaylı çalışmasıyla bahçedeki yerini aldı.
Dokuz köşk mimari maket çıkarma anlayışıyla seramik sanatının buluştuğu nadide eserler olarak karşımıza çıkıyor. Seramik sanatının disiplini içerisinde ilerleyen bu mimari projede her köşkün sadece bir minyatürü bulunuyor. Toprağın pişirilerek sertleştirildiği, dayanıklı hale getirildiği seramik sayesinde her yapının maket boyutundaki dokusu ve görümünü en iyi şekilde yansıtılıyor.
Minyatür Köşkler her parkurun yanında bir kaide üzerinde sergileniyor ve bir hikâyeyi bütünlüyor. Her parkur, yanında sergilenen köşkün bir özelliğini dolayısıyla Bornova kültürünü anlatan bir sembolle ilişkileniyor. Taştan üretilen bu sembollerin tasarımı da Verda Sipahi’ye ait.
Bornova köşklerinin genel mimari özelliği ön cephelerinde sütunların kullanılmasıydı. Antik çağlardan beri sütunlarda malzeme olarak mermer kullanılırken; 19. Yüzyıl mimarisinde taş kullanılmaya başlanmıştı. Cephesi yaklaşık iki metre olan en büyük minyatür köşk Patterson Köşkü’ne ait. En ufağı ise 60 cm uzunluğunda.
Alanında bir ilk olan bu seramik Minyatür Bornova Köşkleri sayesinde kısa bir Bornova tarihi turu gerçekleştiriliyor.
Köşkler ve sembolleri
1. Mattheys Köşkü – Kemerli Kapı
Bornova Köşklerinde neo klasik mimari etkisini gösteryor. Mattheys Köşkü’nün zarif kemerli kapısı dönem mimarisine ışık tutan bir örnek olarak sembolize ediliyor.
2. Aliberti Köşkü – Futbol Topu
3. yüzyılın son dönemlerinde futbol, golf, bisiklet, tenis, eskrim, yüzme, kriket, jimnastik, boks, at yarışı, atletizm ve kürek gibi sporlar İzmir’in Levanten aileleri arasında dönemin önemli aktivitelerinden oldu. Futbol ve at yarışı ise bu bölgeden çıkarak tüm Türkiye’ye yayıldı. Bir dönem Aliberti köşkünde yaşayan James La Fontaine, 1890’lı yıllarda İzmir’deki Rum ve Ermeni takımlarının katıldığı ve 1922’ye kadar yapılan bir lig organize etti. Söz konusu organizasyon, Türkiye’nin ilk futbol ligiydi.
3. Bardisbanian Köşkü – Lokomotif
Bardisbanian Köşkü Bornova istasyonunu karşılar şekilde konumlanmıştır. 1865 yılında Levanten Ailelerin katkısıyla yapılan İzmir – Kasaba demiryolu hattını simgeleyen lokomotif ile sembolize ediliyor.
4. Charlton Whittall Köşkü (Büyük Ev) – İzmir Kayığı
1800 başlarında Hollandalı bir tüccar tarafından tek katlı olarak inşa edilen köşk, ticaret yapmak için İngiltere’den gelip İzmir’e yerleşen James Whittall tarafından 1820 senesinde satın alındı.. Ticaret ile uğraşan ailenin kayıkları da bulunmaktaydı. İzmir kayıkları hem gemideki ürünleri hem de yolcuları limana taşımak için önemli bir araçtı.
5. Paterson Köşkü – At yarışları
İlk at yarışları İzmir’de padişah adına yapılmış ve ardından tüm Türkiye’de günümüze değin yaygınlaştı. Paterson Ailesi’nin köşkte atları bulunmaktaydı.
6. De Andria Köşkü – Lotus
Bornova bölgesindeki köşklerin sahiplerinin büyük kısmı, Oriental Carpet Manufacturers (OCM) şirketinin ortaklarıydı ve ana iş kolları halı ihracatı idi. İzmir Limanı’nın günümüzdeki önemine ulaşmasındaki bir etken de Osmanlı’nın ana ihracat alanlarından biri olan bu halılardı. Dönem halılarında kullanılan motiflerden bir tanesi de lotus çiçeğidir. Kutsal sayılan bu çiçek, sonsuz yaşamın simgesi olarak da bilinir. De Andria Ailesi halı ticareti ile de uğraşmıştı.
7. Edward Whithall Köşkü – Lale
Edward Whithall, Anadolu’da yetişen soğanlardan botanik dünyasına kazandırdığı lale türleri ile adını literatüre yazdırdı.
8. Belhomme Köşkü – Sütun
Sütun başlıkları dönemin en belirgin mimari özelliklerinden, köşk mimarisine anıtsal bir boyut katıyor.
9. Pierre Pagy Köşkü – Arkas Logo
Doğu’nun Batı’ya açılan kapısı olan Arkas Holding’in logosu heykelleştirilerek sembolize edildi. Köşkün mülkiyeti bugün Pierre Pagy’nin torunları Fercken ve Arkas ailelerindedir.